Dünya Bankası tarafından yayımlanan rapora göre, Avrupa ve Orta Asya ekonomisinin büyüme hızı bu yıl yüzde 2,8 olması beklenmektedir. Bölgelerdeki zayıflayan küresel ekonomi, sıkı para politikası, Çin’deki yavaşlama ve düşük emtia fiyatları nedeniyle büyüme üzerinde baskı yaratmaktadır. Raporda, Türkiye ekonomisinin de değerlendirildiği ve bu yıl yüzde 3, gelecek yıl ise yüzde 3,6 büyümesinin beklendiği belirtilmiştir. Ayrıca, sıkı para politikasının etkisiyle enflasyonun mayısta zirve yapmasının ardından kademeli olarak gerilemesi beklenmektedir.
Dünya Bankası raporunda, Avrupa ve Orta Asya ekonomilerindeki büyümenin yavaşlayacağı öngörülmektedir. Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde zayıflayan küresel ekonomi, sıkı para politikası, Çin’deki yavaşlama ve düşük emtia fiyatları nedeniyle büyüme görünümü olumsuz etkilenmektedir. Geçen yıl bölge ekonomisinin yüzde 3,3 büyüdüğü ancak bu yıl yüzde 2,8’e gerilemesinin beklendiği vurgulanmıştır. Gelecek yıl ise bölge ekonomisinin yüzde 2,7 büyümesinin tahmin edildiği belirtilmiştir.
Raporda ayrıca, bölgede yaşam maliyeti krizinin etkisinin devam ettiği ve bu durumun büyümeyi olumsuz etkileyebileceği belirtilmiştir. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, bölgedeki salgınlar ve yaşam maliyeti krizi gibi faktörlerin bölgenin büyümesini geciktirebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca, bölgedeki enflasyonun küresel enerji ve gıda fiyatlarındaki düşüşlerle hızlı bir şekilde gerilediği ancak yaşam maliyeti krizin hane halklarını olumsuz etkilemeye devam ettiği vurgulanmıştır.
Türkiye ekonomisinin değerlendirildiği raporda, ülke ekonomisinin bu yıl yüzde 3, gelecek yıl ise yüzde 3,6 büyümesinin beklendiği belirtilmiştir. Ocaktaki tahminlerde ise Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1, gelecek yıl ise yüzde 3,9 büyüyeceği öngörülmüştü. Raporda ayrıca, sıkı para politikasının etkisiyle enflasyonun mayısta zirve yapmasının ardından kademeli olarak gerilemesinin beklendiği ve cari dengenin iyileşmesinin de öngörüldüğü ifade edilmiştir. Yeni ekonomik yönetimin artan itibarının daha fazla yatırım girişiyle sonuçlanabileceği ve ekonomik düzenlemelerin hızlanabileceği belirtilmiştir.