Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a hakaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ı eleştiren bir yazı kaleme aldı. Coşkun, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırım sebebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına değinerek, Netanyahu ve Katz’ın fotoğraflarını kullanarak Erbakan’a yönelik hakaretlerin nedenini sorguladı. Başlıkta, “Bu adamlar Erdoğan’a niye hakaret ediyor Fatih?” şeklinde soru yönelten Ahmet Hakan, “Jet yakıtı almış gibi bir halleri yok.” ifadesini kullandı.
Ahmet Hakan, yazısında Fatih Erbakan’ın hükümete yönelik ithamlarını eleştirdi. Erbakan’ın iddialarından birinin, hükümetin İsrail’e jet yakıtı sattığı, diğerinin ise Kürecik radar üssünü İsrail’in kullanımına açtığı yönünde olduğunu belirtti. Ancak Ahmet Hakan, İsrail yetkililerinin Erdoğan’a karşı sürekli hakaretlerde bulunduğunu ve bu durumun jet yakıtı veya Kürecik radarı ile ilgili olmadığını vurguladı.
İsrail’in utanç verici bakanlarının Erdoğan’a karşı sürdürdüğü hakaret yarışına dikkat çeken Ahmet Hakan, İsrail yetkililerinin Erdoğan’a karşı geliştirdikleri nefret, kin, hakaret, düşmanlık, aşağılama ve küfür gibi duyguları sıraladı. “Hiç de öyle, jet yakıtı almış gibi bir halleri yok.” şeklinde ifade ederek Erdoğan’a karşı geliştirdikleri tutumun doğru olmadığını belirtti.
Ahmet Hakan, yazısında Fatih Erbakan’a seslenerek, “Bu adamlar rahmetli babana bile etmedikleri hakaretleri Erdoğan’a neden ediyorlar acaba Fatih?” şeklinde soru yöneltti. Erbakan’a bu hakaretlere karşı nasıl bir tepki verdiği konusunda sorular yöneltti. Yazısında İsrail’in Erdoğan’a yönelik saldırgan tutumunu eleştiren Ahmet Hakan, Erbakan’a bu konuda düşünmeye çağrıda bulundu.
Bu tür hakaretlerin siyaset dilinde yeri olmadığını belirten Ahmet Hakan, gazetecilerin ve siyasetçilerin daha yapıcı ve saygılı bir üslupla siyasi eleştirilerde bulunması gerektiğini vurguladı. Netanyahu ve Katz gibi İsrail yetkililerinin Erdoğan’a hakaret etmelerinin siyaseti zehirlediğini ve ilişkileri olumsuz etkilediğini ifade eden Coşkun, yazısında Türk siyasetçilere ve topluma daha yapıcı ve birleştirici bir dil kullanma çağrısında bulundu.
